İŞ KANUNUNA GÖRE REKABET YASAĞI

İŞÇİNİN SADAKAT BORCU

İşçi işe alındığı andan iş akdinin sona erdiği ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira, söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin İş Kanunu’nun 25/IIb, d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiştir. Bu durumlarda işverenin iş akdini feshedebileceği gibi tazminat da istemesi söz konusu olabilir.

İŞÇİNİN İŞ AKDİ SONA ERDİKTEN SONRA REKABET ETMEME BORCU

Rekabet etmeme borcu ise işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan değildir. İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır[1].

SADAKAT BORCUNA AYKIRILIKTA İŞ AKDNİN FESHİ

Yukarıda bahsedildiği üzere sadakat borcuna aykırılık halinde işverenin iş akdini feshetmesi söz konusudur. İş kanunu haricinde 6098 Sayılı Borçlar Kanunun’da işçinin özen ve sadakat borcu ve sır saklama yükümlülüğü tanımlanmıştır. Anılan maddeye göre;

“MADDE 396- İşçi, yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır.

İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür.

İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.

İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. İşverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür.”

REKABET YASAĞININ HUKUKİ TANIMI

Bu yazının konusunu oluşturan rekabet etmeme yasağının tanımı, koşulları, sınırlandırılması ve aykırılığın sonuçları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda sayılmıştır.

VII. Rekabet yasağı

1. Koşulları

MADDE 444- “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.

Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”

Borçlar Kanunu’na göre, işçinin işverenle ilişkide olan müşterileri tanıması ve görülmekte olan işin bütün ayrıntılarına ulaşabilmesi imkanının olduğu hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olmaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yazılı olması halinde geçerlidir.

–          REKABET YASAĞININ SINIRLANDIRILMASI

Ancak, Kanunun 445. Maddesine göre, rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlike düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre, süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır. Sınırlamaların işin ve hatta işçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekir. Sınırlamaların işin ve hatta işçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekir.

A. YER BAKIMINDAN SINIRLAMA

Dolayısıyla Türkiye sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemeler geçerli olmayacaktır. Ancak yabancı uyruklu olup, hayatının çoğunu Türkiye dışında geçirmiş bir işçi bakımından rekabet yasağının ülke sınırları ile belirlenmesi mümkün olabilecektir. [2]Ayrıca, il sınırları ya da belli bir bölge ile sınırlandırma, işin niteliğine göre yerinde görülebilir. Rekabet yasağında yer sınırlaması yok ise de işçinin aynı yerde faaliyet gösteren rakip firmada çalışması halinde rekabet yasağı geçerli sayılacaktır[3].

B. SÜRE BAKIMINDAN SINIRLAMA

Süre konusunda da iki yılı aşmayacak şekilde rekabet yasağı öngörülebilir. Aksi durum işçinin ekonomik anlamda yıkımına neden olabilecektir.

C. İŞİN NİTELİĞİ BAKIMINDAN SINIRLAMA

Rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net biçimde belirlenmelidir. Özellikler şirketlerin ticaret siciline kayıt sırasında faaliyet alanlarının geniş tutulduğu ülkemizde, işçinin işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili ve işverenin asıl faaliyet alanına giren işler bakımında böyle bir sınırlama getirilmelidir.

–          HAKİMİN SINIRLANDIRMA YETKİSİ

Kanun hakime, aşırı nitelikteki rekabet yasağını sınırlandırma yetkisi bahsetmiştir. Buna göre, Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.

 İşçi ile işveren arasında rekabet yasağını öngören düzenleme, işyeri devri halinde de kural olarak geçerliliğini sürdürür. Devralan işverenin başka bir amaca yönelmesi ve faaliyet alanını değiştirmesi halinde ise rekabet yasağı sona erer.

–          REKABET YASAĞININ İHLALİ

Rekabet yasağının ihlali sonucunda işçi, işverenin bu yasağın ihlali sonucu olarak uğradığı tüm zararları gidermekle yükümlü olur. Tarafların rekabet yasağı için cezai şart belirlemekle serbesttir. Ancak, zarar cezai şart miktarından fazla ise, işçi bu miktarı aşan zararı da gidermek zorundadır. Sözleşmede yazılı olması, ve ihlal edilen menfaatin önemi haklı gösterdiği ölçüde, işveren zarar ve cezai şartın yanında yasağa aykırı davranışa zor verilmesini de talep edebilir. Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibari ile bir cezai şart hükmüdür. Cezai şart feri nitelikte bir borç olup, geçerliliği asıl borcun geçerliliğine bağlıdır. Dolayısıyla rekabet yasağının geçersiz olması halinde (yazılı olmaması, yer süre nitelik bakımından sınırlamalara uymaması halinde) halinde, bu yasağa dayanan cezai şart da geçersiz olacaktır.

–          REKABET YASAĞI VE HAKSIZ REKABET

Türk Ticaret Kanunu’nun 54 nolu hükmü haksız rekabeti “ Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” Olarak tanımlamıştır. Haksız rekabet halleri ise md 55’de sayılan hallerle sınırlı olmayıp, bir eylem ilgili maddeden düzenlenen hallerden birinin kapsamına girmese bile m54’deki genel hüküm uyarınca haksız rekabet teşkil edebilmektedir.

TTK. Md. 54 uyarınca, haksız rekabet “aldatıcı” veya “dürüstlük kuralına aykırı davranışlar” ile gerçekleşebilmektedir. Bu haller somut olayın şartlarına ve eylemin gerçekleştiği dönemdeki ticaretin ve ekonomik yapının koşullarına uygun olarak çok farklı şekilde gerçekleşebilmektedir. Dolayısıyla eğer olayda, işten ayrılan bir çalışanın projeye ilişkin olarak eski işvereninden edindiği ve öğrendiği ve eski işverenin gizli kalmasında haklı menfaatleri olan bilgi, uyarlama ve sırşarı, yeni işveren lehine ve eski işveren aleyhine kullanabilecek pozisyonda ise işbu durum iyi niyet kurallarına aykırı davranış olarak değerlendirebilir. Bu durumda, rekabet etmeme yükümlülüğünün gereçsiz olduğu veya bulunmadığı hallerde, eski işverenin haksız rekabet hükümlerine dayanarak tazminat talep etme hakkı bulunabilir.

–          REKABET YASAĞI VE GÖREVLİ MAHKEME

İş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak davalar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 444 ve 447 maddeleri ve TTK’nin +/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksınızın mutlak ticari davalar olduğu belirlenmiştir. İşbu nedenle bu davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir[4].

–          REKABET YASAĞI ZAMANAŞIMI

Rekabet yasağına ilişkin tazminat talepleri, tazminat niteliğindeki alacakların zamanaşımına tabi olup, 10 yıldır.

–          REKABET YASAĞININ SONA ERMESİ

Borçlar Kanunu’nun 447. Maddesine göre;

“Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer.

Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.”

Görüldüğü gibi, iş sözleşmelerinde rekabet yasağına ilişkin hükümlerin dikkatlice hazırlanması gerekmektedir. Çalışanların vakıf oldukları bilgiler ve yeni işyerindeki iş niteliği tazminat yükümlülüğü açısından önem taşımaktadır. İşverenler açısında ise bu maddenin dikkatlice hazırlanmış olması ileriye dönük olarak tazminat taleplerini etkileyecektir.  CVG Hukuk Bürosu  rekabet sözleşmelerinin hazırlanmasında profesyonel hukuki destek almanızı tavsiye ediyoruz. 

Daha Detaylı Bilgi İçin:
info@cvghukuk.com

Av. İ. Can Çayırpareemail: can.cayirpare@cvghukuk.comTel: 0532 474 30 35
Av. B. Güven Cememail: guven.cem@cvghukuk.comTel: 0533 740 86 28
Av. Volkan Önkibaremail: volkan.onkibar@cvghukuk.comTel: 0535 662 61 06

[1] Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuk, Beta Yayınları, 2005, S.227

[2] Yargıtay 9.HD. E.2007/17185, K.2008/11014 ve 02.05.2008 tarihli karar

[3] Yargıtay 9.HD. E.2009/3417, K.2011/2307 ve 03/02/2011 tarihli karar

[4] HGK E.2012/9-854ü K. 2013/292 ve 27.02.2013 tarihli karar

Turkish WordPress Cookie Plugin by Real Cookie Banner